00:38 / 07.03.2013 tarihli mektup

Uyuyamadım düşünmekten. yazmaya karar verdim. Sen hisleri dışa vurmaktan kaçarken, ben sana yazıyorum. Ağlıyorum...

"Mutlu musun?" diye sordu kardeşim. Hemen 'evet' dedim. Sonra durdum...'evet' dedim tekrar. Ama bu sefer kelime sessiz, yorgun, ve beklide hissiz olarak, yavaşça döküldü dudaklarımdan… Sonra konuşamadım..

Bir yanım mutlu ! O yaz ki ikindi vakti gibi bakabiliyorum hala sana. Aklıma sen geldikçe tebessüm edebiliyorum. Sonra.. Dudaklarım his kaybediyor, gözlerim kısılıyor
Ve acı çektiğimi hissediyorum. Bir yanım çok mutsuz…

Keşke o gün gel demeseydim, keşke o gün bana hiç vakit ayıramasaydın. Bana aynı gün 1 güzel, 1 nefret dolu mektubu yazdıracak kadar yıkmasaydın..

Dokunmasaydın bana! Sevişmeseydin! İstemeseydin hiç bir şey... Kız kulesinde özür dilemeseydin... Senden bir parça diye atkını istediğimde 'soğuk, üşürüm ama’ demeseydin..
Keşke o gün hiç gelmeseydin
Keşke beni o gün o kadar aptal, basit bir kıza düşürmeseydin…
Ben aşık, arzuyla; sen hissiz, şehvetle öpmeseydin…

Çok mu aşığım sana? Evet. Ama kavuşamayınca aşk olur ya, ondan belki.
Çok mu aşığım sana? Sebep?

Ayrılınca bitmez ilişki. Vazgeçince biter. Bizim bir ilişkimiz bile olmadı ki..

Bir şeyler söyle bana, anlat işte bir şeyler. Neden güvenemiyorum sana? Neden güveneyim ki sana? Ben katıksız gelmişken sen gittin. Çünkü hiç gelmedin. Çünkü benim gibi hissetmedin. Çünkü bencildin, sen sevmedin…

Peki ya şimdi?
Boşluktan mı ben? Yalnızlıktan mı ben? Arzudan mı ben? Elde edememekten mi ben? Mantıklı bulduğundan mı ben?

Adını söyleyince büyüyen, parlayan gözlerimi kaybettiğimi fark ettim. Çok taze henüz. Ve çok kolay oldu tekrar hayatıma girmen bir  özür bile dilemeden sadece ‘seviyorum’ demen. Defalarca beni sen kırmışken ezdiğim gururumun bedeli oldu resmen. Yine de bir umut, bulmuştum seni. Ben istemiştim. Ben zahmet çekmiş, kırgınlık gömüp fedakarlık yapıp gelmiştim. Sen ağzıma sıçıp gittin… Ama şimdi , neden bu kadar kolay ve duygusuz geldin? Ve çok rahat, hiç parçalamamış gibi devam ettin…

Benim kanser olan duygularımı nasıl tedavi edeceksin? Ben gurur ezdim, sen ne feda edeceksin? Neye katlanabileceksin? Ne kadar dayanabileceksin?

Ben senin olmak için ölürken sen benim değildin. Dönerken neye güvendin?

Bir kez daha en ufak bir kırgınlık vazgeçmeye sebeptir. Ben şu an savaşacak kadar güçlü değilim. Tekrar yapamam, ağır yaralı, komadayım.. Sen savaşacak kadar aşık mısın? Güçlü müsün yıktığın enkazı inşa edebilecek kadar?
Ve emin misin, sen aşık mısın gerçekten bu kadar?

Ben değilim.. Savaşamam, artık bir anlamı yok. Çünkü senin değilim. Senin kalamam ki, artık bir sebebi yok.. Sen tekrar ufakta olsa kırsan, bu sefer kin beslemem, inan teşekkür ederim. Çünkü vazgeçerim. Ve sana aşık olduğum zamanki gibi özgür, tekrar aşık olabilirim…

Bir yanım tiksinir derecede senden nefret ederken, bir yanım sana hala yenik…
Çünkü bu sefer ağır yaralıyım, her an ölebilirim..
Ve sanırım,; aşığım ancak, çok değilim…

Benim yarım kadar bile cesaretin var mı sevmeye?

Sana bir hikaye anlatayım…

Köyün birinde bir Bilge adam, birde Cahil adam varmış. Cahil, Bilge’den hayli nefret eder, hiç başaramasa da her fırsatta küçük düşürmeye çalışırmış. Ancak bir gün köy meydanında bağırmış:
-Bilge’nin bilemeyeceği bir şey biliyorum !
Bunu duyan Bilge adam gelmiş, Cahil adam, parmakları kapalı, uzatmış elini ve sormuş, yakaladığı kelebeğin âkibetini:
-Bil bakalım; ölü mü? Diri mi?
Bilge adam cevap vermiş:
-O, senin elinde…


Başka bir şey söylenmiyor bu söz üstüne…

1 yorum:

  1. güzel mektuplar alıyor bu sevgili,
    aynı zamanda hüzünlü de,
    hüzünlü oluşunda değil güzelliği,
    güzel oluşunda hüznü...

    YanıtlaSil